12 Şubat 2012 Pazar

4 Kasım 2011 Cuma


Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler .
Ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak !
Yoksa hangi balık boğmuş kendini ,
Hangi serçe atlamış damdan ...

Dostoyevski

24 Şubat 2011 Perşembe

Sevgi....


Eğer sevgi bir çiçekse, Saygı onu koruyan saksıdır Çiçek solmaya başlamışsa Dikkat edin...Saksı mutlaka çatlamıştır..!

23 Şubat 2011 Çarşamba

Sevgili NAZIM'dan...


Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
Volter Rıhtımı'nda dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından
sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a
çiçeğini seyretmeliyiz onun,
birden bana sarılmalısın, gülüm,
korkudan, hayretten, sevinçten
ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
yıldızlar da çiselemeli
incecikten bir yağmura karışarak.

Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz
söğütlerin altından, gülüm,
ıslak salkımsöğütlerin.
Paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana,
en güzel, en yalansız,
sonra da ıslıkla bir şeyler çalarak
gebermeliyim bahtiyarlıktan
ve insanlara inanmalıyız.

Yukarda taştan evler,
girintisiz, çıkıntısız,
birbirine bitişik
ve duvarları ayışığından
ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor
ve karşı yakada Luvr
aydınlanmış ışıldaklarla
aydınlanmış bizim için
billûr sarayımız..

Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
şu Mayıs gecesi rıhtımda, depolarda
kırmızı varillere oturmalıyız.
Karşıda karanlığa giren kanal.
Bir şat geçiyor,
selâmlayalım, gülüm,
geçen sarı kamaralı şat'ı selâmlayalım.
Belçika'ya mı yolu, Hollanda'ya mı?
Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın
tatlı tatlı gülümsüyor.

Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm...
Parisliler, Parisliler,
Paris yanıp yıkılmasın....

13 Mayıs 1958, Paris

Nâzım Hikmet
.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Yapamadığımız...

YAPAMADIĞIMIZ

Rahşan'a

akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
soyunmak vardı derdinden evrenin
bir entari serinliğini giyinmek
kendi derdini tespih gibi çekmek elinde

yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü
karşında polisiye roman okumak vardı
sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz
sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak

oturmağa konuklar gelmesi bazen
çevresinde bir masanın kaygısız
sıcacık konularda bir demli çay gibi
bilmedik komşularla konuşmak

dünyamızla uyuşmak vardı
oyunda sonunu görmeden oynamak
sevinebilmek kazandığına
yitirdiğine yerinebilmek

düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten
kamaştıkça örtebilmek gözlerini
düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini
uyayabilmek vardı vaktinde rahat

Bülent ECEVİT
.

14 Şubat' mış....

Sevgilisi olanın olmayanın, Olup da yokmuş gibi olanın, Yok da var gibi olanın, Olmayıp da çok isteyenin, Oluyor da ne oluyor diyenin, Olduğu için çok mutlu olanın, Olmadığı için de çok mutlu olanın, Onsuz olamayanın, Onunla hiç mutlu olamayanın, Herşeye rağmen yüreğinde herdaim aşka yer olanın…

Yanında sevgili sıfatıyla bir inanın var olması dileklerimle, kalbinde AŞK, sevgi dostluk, iyi niyet taşıyan herkesin sevgililer günü kutlu olsun...

.

13 Şubat 2011 Pazar

Şemsiye...

Şemsiye yapımcıları ıslanmaktan tek kişiyi koruyacak genişlikte kesince kumaşları yağmur değil yalnızlıktır yağan

Sunay Akın



.